tag:blogger.com,1999:blog-2085619322467908992024-03-19T04:49:47.301-07:00nasılsa öyleDuygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.comBlogger20125tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-24823061461603159052012-03-27T07:29:00.002-07:002012-03-27T07:31:18.514-07:00yeni blog!<a href="http://doulaninyolculugu.blogspot.com">Meraklı Doula'nın Yolculuğu</a><br /><div><br /></div><div>yeni blogum budur. hevesli bir seyahatname özelliği taşıması mümkündür.<br /><div><br /></div><div><br /></div></div>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-38442704150537438032011-12-14T22:46:00.000-08:002011-12-14T22:52:51.139-08:00<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAZ5U85jgYh4W4VL3YWoO3gu3_yOhuorvKzeC5HRSo2DRrfu5GBAUlmBnCptQCaFYV4grq6ONDh2717ECnpBMfhLHT3x_m7NP1JFhyphenhyphenvQjOMpGBidB_h4QMDkpFj96B9qR9crU0oTUChfY/s1600/sis.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 267px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAZ5U85jgYh4W4VL3YWoO3gu3_yOhuorvKzeC5HRSo2DRrfu5GBAUlmBnCptQCaFYV4grq6ONDh2717ECnpBMfhLHT3x_m7NP1JFhyphenhyphenvQjOMpGBidB_h4QMDkpFj96B9qR9crU0oTUChfY/s400/sis.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5686244340413794146" /></a><br />bazı sabahlar uyandığımda, şehri yerinde bulamıyorum.<br /><div style="text-align: center;"><span class="Apple-style-span" ><u><br /></u></span></div>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-75107527825001649332011-10-24T06:20:00.000-07:002011-11-14T02:27:43.824-08:00Tom Robbins Çorbası<div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"> Ev hanımlığı ile ilgili çelişkilerim, kendimi bir öğle vakti Aşk-ı Memnu dizisinin tekrarını izlerken bulduğumda önemli bir aşamaya ulaşmış oldu; "TAMAM!" isimli ilk aşama. ""Sakin ol, sadece hayatın birazcık değişti" diyen aşama.</div><div style="text-align: justify;"><br />İçecek rafında olmasıyla çorbadan bahsediyor oluşu arasında bir bağ kurmaya çalışırken ben, o çoktan sebze rafına doğru ilerlemeye başlamıştı bile.Sonra kalkıp, televizyonu kapattım ve kahvaltı bile yapmamış olduğumu fark edip buzdolabının kapağını açtım. Tom Robbins, içecek rafında bağdaş kurmuş oturuyordu. Bana gülümsedi ve şöyle dedi: "Çorba bir yemek değildir, bir yemek biçimidir."</div><div style="text-align: justify;"> Başka soru sormadım. Ona biraz beklemesini, yemek hazır olunca kendisini haberdar edeceğimi söyledim.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>Öğleden Sonra Tom Robbins Çorbası</b></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>malzemeler:</b></div><img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6btP2brzaQwDJ7s8NT8oRvIRXTZkM8cHlKqgC4RPRp2oKtC1P1INLSAWbstj8P6f09V_SsZeBiQXzpx7jkJUYUx_uqgGCph3N8_0n3DD6JH5skMOjvCVxMire04SV3_Ddkx22Af1_hR4/s200/tomrobbinssoup.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5674795573540793218" style="float: right; margin-top: 0px; margin-right: 0px; margin-bottom: 10px; margin-left: 10px; cursor: pointer; width: 200px; height: 134px; " /><div><br /><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Bir adet orta boy pancar - <i>Yapraklarından ayrılıp soyulmuş ve bütün tezgah mora boyanırken küp küp doğranmış (ölümcül derecede ciddi olanından)</i></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">İki adet irice mantar <i>(herhangi bir mantar türü olabilir, kuzugöbeği Amanda'nın tercihidir, yok hiç olmasın da denilebilir, çorba mantarsız da yapılabilir)</i></div><div style="text-align: justify;"><i><br /></i></div><div style="text-align: justify;">İki yemek kaşığı zeytinyağı</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Bir yemek kaşığı elenmiş un</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Bir avuç ince kesilmiş erişte <i>(<span class="Apple-style-span">villa meçhul'deki tuhaf kuşun gagasındaki hani)</span></i></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Birer çay kaşığı tereyağı ve soya sosu</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Dört çay kaşığı acı biber sosu <i>(salça da olabilir, kayınvalidenizin hazırladığı akla ziyan biber-domates sosu karışımı da olabilir)</i></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">İki çay kaşığı himalaya tuzu <i>(sofra tuzu da olabilir tabi ama yüksek dağlardaki olası bandaloop enerjisini göz ardı edemeyiz) </i></div><div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Bir adet tortilla <i>(kusursuz taco'ya küçük bir gönderme)</i></div></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Mayonez <i>( astro-yetimlerin sevdiğinden)</i></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><b>yapılışı:</b></div><div style="text-align: justify;"><i><br /></i></div><div style="text-align: justify;">Tencerede zeytinyağını ısıtıp unu ekle, bir güzel kavur</div><div style="text-align: justify;">Pancarları ilave et, kuruyana kadar karıştır</div><div style="text-align: justify;">Acı biber sosunu ve tuzunu da ekle</div><div style="text-align: justify;">İyice karışıp lapa gibi olduğunda yavaş yavaş sıcak su eklemeye başla (kıvamına göre su miktarı ayarlanabilir. çok ölçülü olma, mutfak senin mutfağın!)</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Üç-beş dakika kaynadıktan sonra ocaktan alıp çırpıcıdan geçir. (blender diyoruz buna tabii ama yazı dilinde hoş olmuyor)</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Tekrar ocağa alıp kısık ateşte kaynamasına izin ver</div><div style="text-align: justify;">Başka bir tavada erişteleri tereyağında kızarana kadar kavur. Soya sosunu ilave et. daha sonra erişteleri çorbaya ekle.</div><div style="text-align: justify;"><i><br /></i></div><div style="text-align: justify;">Bir iki dakika daha kaynadıktan sonra ateşi söndür, kapağını kapat, otur ve derin bir nefes al.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"> Tortillayı tavada ısıtıp üzerine mayonez sür, çorbanın yanında şahane olacak. Yeterince sadık bir Robbins okuru isen, çorbanın yanında en sevdiğin bardağına doldurduğun soğuk Bira da iyi gidecektir. Yemek yemek ile sigara arasında nasıl bir bağ kurmuş olursan ol, yemekten sonra bir sigara yakmak yerine bir Camel paketine bakakalmakla yetinebilirsin.</div><div style="text-align: justify;"> </div><div style="text-align: justify;"><i> <img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJzoR-TdWdH6_I95cLvKtxU5GJYZIE7UozLKi-Wze1xHrUGy5z2QCeVsPIs0FM57LPereLOThtHx9doPZwJJOLwblu_y8bmC-IsTwLCuaS532R6nsO2q0sC0ag64Ov7IrMd7TCG7FNifk/s200/249938_10150196593473282_556978281_7111811_3295471_n.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5667066731305089410" style="cursor: pointer; width: 200px; height: 142px; " /></i></div><div style="text-align: justify;"> Her şey hazır olduktan sonra çok vakit kaybetmeden oturulup içilmeli bu çorba. Çünkü Tom beklemekten pek hoşlanmıyor ve buzdolabında biraz üşümüş olmalı.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div> </div></div>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-67418910329152191592011-06-13T17:34:00.000-07:002011-06-13T17:49:11.109-07:00teknik<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLRcYIxG6NaUloIyThZsy-YL1-3aTy6K6TFWssybUuCFCCqS3pTVOKq2SzCQwLgDXGXu3kioovILhArZnhf-qeHXgW9HXAR0Jk3wDBMY6qqsko08FJ5dCbAqFqFFPFG3EYawpVA71WKI8/s1600/ay.jpg"><img style="display: block; margin: 0px auto 10px; text-align: center; cursor: pointer; width: 200px; height: 109px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLRcYIxG6NaUloIyThZsy-YL1-3aTy6K6TFWssybUuCFCCqS3pTVOKq2SzCQwLgDXGXu3kioovILhArZnhf-qeHXgW9HXAR0Jk3wDBMY6qqsko08FJ5dCbAqFqFFPFG3EYawpVA71WKI8/s200/ay.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5617871058096290914" border="0" /></a><br />hep hayal ettiğim bir şey vardı. çok özel olanlardan. hani sanki başka hiç kimse hayal etmiyormuş gibi gelir ya bazen, onlardan işte.<br /> yok, mars'a gönderilen bir şeyin değil aslında tam olarak. yıldızların... ee, bir de, mümkünse, mütevazı bir yıldırımın fotoğrafını çekmeyi hayal ederdim hep.<br />baktığımda tüylerimi diken diken eden fotoğraf çeşitleri var, ama bunlar onlardan da değil. bilmem, çekmek istiyorum işte sadece.<br /><br />şimdi, kendime inancımı yitireyazdığım bir zamanda durduk yerde karşıma bunu nasıl becerebileceğime dair teknik açıklamaların çıkması, her yerde ışıkla yazma uğraşı üzerine işaretler (ışıklar) görüyor olmam; her şeye anlam yükleme işinden değil, yıldızlar ve yıldırımlar tarafından uyarılıyor olduğumdan diye tahmin ediyorum.<br />amanda'yı hamile bırakan yıldırımların aynısı mıdır, fırtınakelebeği salgılar mı diye de epey merak ediyorum aslında.Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-39841820061606105012010-10-06T13:45:00.000-07:002010-10-06T14:01:45.191-07:00kış müziği<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYN9c4PRTHU3jH-n_3uQ8v2NFtuWfTEjF8akF7vdh8i_e49LKHj5JQylxfF66Lejj6XOa0HKOyaxgrMrgzoMGEyxn7xka5HkGzS0w4gOHX8GHvhI8jfHom126SKSr04O1p3OIwcWvmcf8/s1600/sun_snow_oak.jpg"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;width: 188px; height: 200px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYN9c4PRTHU3jH-n_3uQ8v2NFtuWfTEjF8akF7vdh8i_e49LKHj5JQylxfF66Lejj6XOa0HKOyaxgrMrgzoMGEyxn7xka5HkGzS0w4gOHX8GHvhI8jfHom126SKSr04O1p3OIwcWvmcf8/s200/sun_snow_oak.jpg" border="0" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5525039700664315490" /></a><br />yaz uykusundan uyanan zihin yazmak için yeniden iş başında olduğunu hatırlatmak için yavaşça kış şarkıları mırıldanmaya başladı bile.<div>donuk melodilerin ağırlığından mı, evrenin yavaşlamasından mı; devinimi dengeleyip duruluyorum ben her kış.</div><div><br /></div><div>aklıma ilk slowblow geldi, hiç de dolambaçlı olmayan sebeplerden ötürü. üstüne üstlük, bugüne kadar "noi albinoi" ve "slowblow"dan başka albümleri olmadığını sandım, niyeyse! önceki iki albümleri olan "quicksilver tuna" ve "fosque"u bugün keşfettim daha. eh, sevdiğin bir grubun iki albüm birden çıkarması gibi diyelim, iyi geldi. kaybettiğin zamana değil, döndüğün kara bakacaksın. </div><div><br /></div><div>başlangıç için buyrun, <a href="http://fizy.com/#s/1mgxl5">tadımlık</a> </div><div><br /></div><div>sevdim diyene de albüm, <a href="http://ychorus.blogspot.com/search/label/Slowblow">noi albinoi</a></div><div><br /></div><div>diğerlerini de buldurun artık. kahve, çikolata ve battaniye ile tüketilmesi tavsiye edilir. afiyet olsun.</div>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-48850932744066410302010-03-29T08:54:00.000-07:002010-03-29T09:01:42.577-07:00Maestra'nın kayıp halka kuramı"İnsanoğlunu sözde daha aşağı olan hayvanlardan ayıran şey nedir?... Anladığım kadarıyla, tamı tamına altı tane önemli şey var: İçgüdüsel olarak çiftleşen akılsız ateşböcekleri ve rakunlara karşılık olarak Mizah, Hayal Gücü ve Erotizm, sonra Maneviyat, İsyankarlık ve güzelliği kendi yararı için takdir eden Estetik.<br /><br />O halde, bunlar insanoğlunu tanımlayan özellikler olduğu için, bu niteliklerin eksikliği ölçüsünde o kişinin insandan daha aşağı bir şey olduğu sonucu çıkıyor. <span style="font-style: italic;">Capisce</span>? Belirleyici niteliklerin neredeyse yok olduğu durumlarda ise, o zaman, elimizde kalan hayvan krallığının kuzeyinde, insanlığın güneyinde bulunan varlıklardır, iki grup arasında bir yerlerde yer alırlar, onlar bizim kayıp halkalarımızdır."<br /><br /><br />insanlara kızıp durmak yerine yüreğiyle yaptığı analizler sonucu yücelteceğini yücelten, genellemeyi sevmeyip güzelliği kategorize eden yıldız kokulu yazar Tom Robbins'ten...Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-52139091899949748862010-03-21T12:43:00.000-07:002010-03-24T12:17:53.843-07:0021 Martortalığa dağılmaya, ortalığı dağıtmaya ziyadesiyle müsait kişiler için 'denge' kavramı biraz oynaktır. zamana ve çeşitli zamanlara ihtiyaçları vardır.<br /><br />vaktiyle yan yana dizdiği kelimeler için, gözyaşlarını boca ettiği çeşitli lokasyonlar için, aynada görüp şaşırdığı her ayrıntı ve yarattığı evrenlerin her bucağı için çok saygı duyduğum, çok sevdiğim, bu dünyaya ait olmayan bir büyüyle bağlanmış bir aşkla sevdiğim bir yanım var. vaktiyle buna "bile bile kendini bölmek" der, tehlikeli bulurdum böyle düşünmeyi.<br /><br />ama şimdi her ekinoksta, küçük kişisel bayramlarımda her şeyi tolere ediyorum. anlam yüklediğim (ve anlam yüklemeye bayıldığım) diğer her şeyi de.<br /><br />dengelenmek, eşitlenmek, iyiyi kötüyü bir edip yegane amacım olan 'hiç'e bir adım daha yaklaşabilmek için.<br /><br />bu döngüyü çok seviyorum.<br /><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCSyida3FBYFSJKlLFX9WV5Ug9hybj8qGF3q445UXeOTMCum7n0nYL8F1enxLTJPdae2JdDaifmXFmI195I1Arcw1Q0FTJZ5uM4bk3PHHFVFcHulxQ-HXoHiO9Q8YWSfhoeh-9D-1jqvc/s1600-h/earth-space.jpg"><img style="float: left; margin: 0pt 10px 10px 0pt; cursor: pointer; width: 161px; height: 110px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCSyida3FBYFSJKlLFX9WV5Ug9hybj8qGF3q445UXeOTMCum7n0nYL8F1enxLTJPdae2JdDaifmXFmI195I1Arcw1Q0FTJZ5uM4bk3PHHFVFcHulxQ-HXoHiO9Q8YWSfhoeh-9D-1jqvc/s200/earth-space.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5451178147146731618" border="0" /></a>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-82204590706447751762010-03-05T13:15:00.000-08:002010-03-05T13:58:30.580-08:00durduk yerde ayılmak<span style="font-size:85%;"><span style="font-family: verdana;">çeşitli hallerden çeşitli varoluş biçimlerine hiç utanmadan sıkılmadan salına salına geçiş yapmaktan asla çekinmeyen her insanoğlu gibi ben de bazen "n'oluyo lan?" diyorum.</span><br /><span style="font-family: verdana;">şimdi de diyorum, ve bir bakıyorum çok uzun zamandır kısacık cümlelerle her şeyi geçiştiriyorum.</span><br /><span style="font-family: verdana;">bir bakıyorum 'sonra dinlerim' diye bir sürü müzik indiriyorum.</span><br /><span style="font-family: verdana;">bir bakıyorum 'güzel kazak neyim olur bundan' diye yumak yumak yün biriktiriyorum.</span><br /><br /><span style="font-family: verdana;">olmaz öyle. yani olabilir aslında, normal. insanın içi geçebilir, kanepede uyuyakalabilir, veya çok uzun bir süre hiçbir şey yapmadığını birden bire fark edebilir. eski blogundaki 100 yazısına bakıp 'vay anasını' diyebilir. kalbi küt küt atmaya başlayabilir. hatta sırf bu içli patırdamaların etkisiyle sevdiceğine durduk yerde bi'daha aşık olabilir.</span><br /><br /><a style="font-family: verdana;" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFU6Ut6V7vNXYxSxhVWxbOpIeQLzCjWgMuUx5dTBHg9bs7JdUoJgkiMGp3yMKoE2pxOqrmlkU-w4AASqQP9tXpWauGIsZsTFNIM4l_WuRNCKCJVyB7mX1cPA5s3oBQUuCXFRPiBM_3w5E/s1600-h/angel_a.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 139px; height: 200px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFU6Ut6V7vNXYxSxhVWxbOpIeQLzCjWgMuUx5dTBHg9bs7JdUoJgkiMGp3yMKoE2pxOqrmlkU-w4AASqQP9tXpWauGIsZsTFNIM4l_WuRNCKCJVyB7mX1cPA5s3oBQUuCXFRPiBM_3w5E/s200/angel_a.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5445271447693966594" border="0" /></a><span style="font-family: verdana;">her neyse, ne diyecektim? </span><a style="color: rgb(255, 0, 0); font-family: verdana;" href="http://www.imdb.com/title/tt0473753/">angel-a</a><span style="font-family: verdana;">'nın güzide soundtrack'ine denk geldim de.. </span><a style="color: rgb(255, 0, 0); font-family: verdana;" href="http://www.lastfm.com.tr/music/Anja+Garbarek">anja garbarek</a><span style="font-family: verdana;">'e karşı beslediğim sempatinin sevgiye dönüşmesini sağladı diyebilirim. albüm çok sakin, huzurlu ve kendine özgü. film zaten apayrı bir inceleme konusu. dilim çözülsün hele, ona da el atarız elbet.</span><br /><br /><br /><span style="font-family: verdana;">dilim çözülsün, evet..</span></span>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-57762426182077557932010-02-16T06:04:00.000-08:002010-02-16T06:32:24.051-08:00i wish to weep<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhn9bpfRx1-_IEcGn4hRd17aTJvMrTnyQuELQHU1ctJPzTUjIbJHcESCSCCp63fAu1gg6WaJprR7rqQoFUvbCIW5jqUb_mKTxw2vJk8nHDh1LKcNWibx7-yadQ-f1c4ufO7qQjNLFN8psE/s1600-h/factotum.jpg"><img style="margin: 0pt 0pt 10px 10px; float: right; cursor: pointer; width: 160px; height: 105px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhn9bpfRx1-_IEcGn4hRd17aTJvMrTnyQuELQHU1ctJPzTUjIbJHcESCSCCp63fAu1gg6WaJprR7rqQoFUvbCIW5jqUb_mKTxw2vJk8nHDh1LKcNWibx7-yadQ-f1c4ufO7qQjNLFN8psE/s200/factotum.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5438842846505217138" border="0" /></a><br /><span style="font-size:85%;"><span style="font-family:verdana;">durup durup izlenmesi gereken bir film "factotum".</span><br /><span style="font-family:verdana;">ama soundtrack'i sadece belli zamanlarda dinlenmeli galiba. durduk yerde seni yavaşlatabilir ve bu bazen iyi, bazen kötüdür.</span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">söyleyecek, yazacak, bağırıp çağıracak bir sürü şey varken susmayı çağrıştırıyor bana. kolunu kaldıracak halinin olmadığı, ama gözlerinin faltaşı gibi açık olduğu zamanları.</span></span> <span style="font-size:85%;"><span style="font-family:verdana;">"like tomorrow's never going to come" hali. zihninin açık ama kafanın durgun olduğu hani..</span></span> <span style=";font-family:verdana;font-size:85%;" ><br /><br />biraz mırıldanalım:</span><br /><br /><span style=";font-family:verdana;font-size:78%;" ><a href="http://fizy.com/s/141no9">http://fizy.com/s/141no9</a><br /><br /><br /><span style="font-size:85%;">bi de filmden bir alıntı:</span><br /><br /></span><span style="font-family: verdana;font-size:85%;" >"deneyeceksen, sonuna kadar git, yoksa hic baslama bile. baslarsan, bu kiz arkadaslarini, karilarini, islerini ve belki de aklini kaybetmek anlamina gelebilir. uc veya dort gun hic bir sey yememek anlamina gelebilir. bir bankta donmak anlamina gelebilir. hapishane demek olabilir, hayal gormek, hor gorulmek, tecrit anlamina gelebilir.<br /><br />asil odul, tecrittir. digerleri dayanma gucunu, onu ne kadar yapmak istedigini sinamak icindir. ve onu reddedilmeye ve tecrite ragmen yapacaksin. ve hayal edebilecegin her seyden daha iyi olacak. deneyeceksen, sonuna kadar git. ona benzeyen baska bir his yok, tanrilarla basbasa kalacaksin ve geceler atesle yanacak. hayatin sirtina mukemmel bir kahkaha ile bineceksin. bu, varolan yegane iyi kavga."</span><br /><span style=";font-family:verdana;font-size:78%;" ><br /></span>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-38427714011378367792010-02-11T17:54:00.000-08:002010-02-11T18:02:12.874-08:00minimal iletişim<span style="font-family:verdana;font-size:85%;">bir insanın zihninde oluşan bir şeyi, bir fikrin diyelim, başka bir zihne aktarılması esnasında inanılmaz sıkıcı detaylarla açıklayabileceğim nedenlerden ötürü bazı sıkıcı veri kayıpları olur. iletişimin gerçekleşmesinin bir mucize olmasına neden olan şeyler, dil, yeterlikler, zaman, çağ gibi onlarca etkenin etkisi altındadır. oysa bazı şeyleri sadece ay kontrol eder. ne bileyim. mevsimlere bağlı olur bazı şeyler. tek etkileyenli etkenlerin etkileyiciliği diyebilirim buna utanmadan. </span><br /><span style="font-family:verdana;font-size:85%;">sıradan bir insanın bile en sevdiği iletişim biçimi leb demeden bilinen leblebiler değil mi zaten?<br /><br />bir de sıfırlanmak diye bir şey var ki, iletişimin imkansızlığı ile beraber düşündüğümde tom robbins beni 'varoluş yeniden düzenlenebilir' diyerek cevaplıyor. 'dünyayı istiyoruz ve şimdi istiyoruz' diyor jim morrison. 'şafağın buğusu ışıldıyor' diyor roger waters.<br />iletişim bir paradoks biçimi olarak kategorize edilecek mi acaba kavramlar çağında?</span>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-89971430567914914482010-02-03T16:53:00.000-08:002010-02-03T17:12:20.958-08:00Horultu Orkestrası<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqiRnTxK0sEgQ51MNolqA5KQpuH2PcPLw0BrbIlYkjOlu8a9XOrUWeH5DUF4Euye9AnKYQCYf3byER4Us5NzZdHPtMfU-24xZi1p8wgvchgzj50mz3RuPO0ioQ2N_528MxKEY-v3aq_1U/s1600-h/P8260090.JPG"><span style="font-family:verdana;font-size:85%;"><img style="MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 173px; FLOAT: right; HEIGHT: 131px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5434186255209579554" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqiRnTxK0sEgQ51MNolqA5KQpuH2PcPLw0BrbIlYkjOlu8a9XOrUWeH5DUF4Euye9AnKYQCYf3byER4Us5NzZdHPtMfU-24xZi1p8wgvchgzj50mz3RuPO0ioQ2N_528MxKEY-v3aq_1U/s200/P8260090.JPG" /></span></a><span style="font-family:verdana;font-size:85%;">dünyanın en güzel seslerine ek: üç küçük kardeşin uyuduğu bir odada uykuya dalmak üzereyken duyulan sesler... </span><br /><span style="font-family:verdana;font-size:85%;"></span><br /><span style="font-family:verdana;font-size:85%;">mırıltılı sayıklamalar, muzur şapırtılar ve armonik horultuların eşsiz müziği çocuklara dair olan her şey gibi kusursuz.</span>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-45670165755183722532010-01-26T05:15:00.000-08:002010-02-11T17:44:19.660-08:00Sinüzit ve Papatyacığım<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqGP5YQO0Shy-70insHRT4spKQgP_569jYqVCR18g7-NmMtWuQIMsRPSdzaKtkaC3EuPIIwfzTJTHhOYWZXUGhd-FJ6NaBoztWQDUcVk9Xp4Il5uyZJtNn44k5mo2yaf3V0bkYlSKz3Bk/s1600-h/papatya2.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5431036805938764482" style="FLOAT: right; MARGIN: 0pt 0pt 10px 10px; WIDTH: 200px; CURSOR: pointer; HEIGHT: 134px" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqGP5YQO0Shy-70insHRT4spKQgP_569jYqVCR18g7-NmMtWuQIMsRPSdzaKtkaC3EuPIIwfzTJTHhOYWZXUGhd-FJ6NaBoztWQDUcVk9Xp4Il5uyZJtNn44k5mo2yaf3V0bkYlSKz3Bk/s200/papatya2.jpg" border="0" /></a><span style="font-size:85%;">öyle fena sinüzit mağduruyum ki.. saçlarını kurutmadan dışarı çıkılmaması ve asla uyunmaması gerektiğini çok iyi bildiğim halde.. merhum dreadlock'larımın kötü hatırası işte..<br /><br />az bişey soğuk görmeyivereyim, hemen aksırık, tıksırık, nefes alamama ve göz çevresi zonklaması gibi şeyler sarıyor etrafımı. ama ben ne yapıyorum?<br /><br /><span style="FONT-WEIGHT: bold; FONT-STYLE: italic">Duygu'nun sinüzit mağdurlarına evrensel tavsiyesi:</span><br />bir avuç kurutulmuş bahar papatyasını, bir kaseye boşalttığınız bir-iki su bardağı iyice kaynamış suyun içine atın. (net ölçülerden hazetmem, mutfakta sezgicilik görüşüne sahibim) daha sonra 'buğu' denen yöntemi uygulayın; nefis kokulu kasenizle beraber kendinizi bir tülbentin içine kapatın. papatyanın buğusunu derin derin burnunuzdan çekin. dikkat edin yanmayın.<br /><br />sıkılmadan bi beş dakika durun öyle. bişeylerin değiştiğini hemen fark edeceksiniz.<br />kasedeki enfes sarı çayınız ılındıktan sonra da bir pamukla elinize yüzünüze boynunuza sürerek gevşeyebilir, harika kokabilir ve cildinizi besleyebilirsiniz.<br /><br />hem papatya antiseptiktir. yaranıza, sivilcenize de iyi gelecektir.<br /><br />hayırlı sağlıklı kışlar olsun..<br /></span>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-15598375804140864602010-01-22T14:47:00.000-08:002010-01-22T14:50:30.382-08:00Alice Aynanın İçinden<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTNIoMxY4JiOJinLCjr5P7GHAZ7-wBZbPQwcJongLIH1ONZP4yXJsrLpu3-RejTqex-xmYjSoKGtTmZfC6Zj4wOuvLOHeIT3Kac_U9YdfR5XVe58Rrfl05C5PcRLlOuHbNATjIrOToYsI/s1600-h/alisinasyon.jpg"><img style="float:right; margin:0 0 10px 10px;cursor:pointer; cursor:hand;width: 200px; height: 195px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTNIoMxY4JiOJinLCjr5P7GHAZ7-wBZbPQwcJongLIH1ONZP4yXJsrLpu3-RejTqex-xmYjSoKGtTmZfC6Zj4wOuvLOHeIT3Kac_U9YdfR5XVe58Rrfl05C5PcRLlOuHbNATjIrOToYsI/s200/alisinasyon.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5429699831931297458" /></a><br />Alice hanımkızımız tavşan deliklerinden sonra şimdi de aynalara dalmaya meyletmiş. Pisicikleriyle hasbihal eyliyorken birden salondaki aynanın diğer tarafına, başka bir harikalar diyarına gidiyor bu kez.<br /><br />Şair, matematikçi, fotoğrafçı, din adamı, mantıkçı ve yazar Lewis Carroll, 1865'te "Alice In Wonderland"i yayınladıktan sonra 1872'de, sevgili öğrencisi küçük Alice'in satrancı daha iyi anlaması için kurguladığı bir hikayeden yola çıkan ikinci kitabı "Through The Looking Glass And What Alice Found There"i yayınlamış. Öykünün tamamı, dolaylı olarak satranç hamlelerine işaret eden metaforlardan oluşuyor denebilir. Bu durum çeviri açısından bazı sıkıntılar yaratabiliyor tabi, satranç bilmeyenler için de çılgın bir öyküden öte bir şey olarak algılanması mümkün olmayabiliyor; belki de bu yüzden Wonderland kadar popüler olamadı aynalı diyar.<br /><br />İlginç olan da pek hararetli olmasam da iyi bir Alicesever olduğumu düşünürdüm. Ama tezgahta Yiğit efendiye çocuk kitapları ararken buna rastlayınca sakince çığlık atmaktan geri duramadım!<br /><br />Alice, "bizim ülkede eğer bizim yaptığımız gibi koşarsan genellikle başka bir yere varırsın" dediğinde Kraliçe onu "Yavaş bir ülkeymiş!" diye cevaplıyor. Bunun gibi daha onlarca pırıltılı diyalog yüzünden minik kitabımı her aklıma geldiğinde keyifle sırıtıyorum. Kitaptaki "Gıllıgış" adlı şiirin ilk dizesini de yazmazsam çatlarım.<br />"Pişindiydi, kayrak tirsukeler<br />Dönenip delgilendiler otgelde;<br />Mızlıydılar tarazlı Gubibikler<br />Donguzlarsa nezgilendi"<br /><br />Kraliçe'nin öğüdüne kulak verin ve her gün kahvaltıdan önce altı tane olmayacak şeye inanma egzersizinizi yapmayı unutmayın efendim.Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-89431949353480791332010-01-22T14:00:00.000-08:002010-01-22T14:50:45.527-08:00Villa Incognito<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqgVERXPhdX2VabcMyze491QJiMk-Nz6i82AhSX5FQtxb1rT7DFZclcA6tL2ONxKhhERGoh5kslb4HxAQC9bC08BbfgE7ibmzjSl6qGQxGlpYHr88SJsSUnZawxEXWo8zxJvZBaIyT8Tk/s1600-h/56859s.jpg"><img style="margin: 0pt 0pt 10px 10px; float: right; cursor: pointer; width: 90px; height: 136px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqgVERXPhdX2VabcMyze491QJiMk-Nz6i82AhSX5FQtxb1rT7DFZclcA6tL2ONxKhhERGoh5kslb4HxAQC9bC08BbfgE7ibmzjSl6qGQxGlpYHr88SJsSUnZawxEXWo8zxJvZBaIyT8Tk/s200/56859s.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5429692802081628434" border="0" /></a><meta equiv="Content-Type" content="text/html; charset=utf-8"><meta name="ProgId" content="Word.Document"><meta name="Generator" content="Microsoft Word 11"><meta name="Originator" content="Microsoft Word 11"><!--[if gte mso 9]><xml> <w:worddocument> <w:view>Normal</w:View> <w:zoom>0</w:Zoom> <w:hyphenationzone>21</w:HyphenationZone> <w:punctuationkerning/> <w:validateagainstschemas/> <w:saveifxmlinvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid> <w:ignoremixedcontent>false</w:IgnoreMixedContent> <w:alwaysshowplaceholdertext>false</w:AlwaysShowPlaceholderText> <w:compatibility> <w:breakwrappedtables/> <w:snaptogridincell/> <w:wraptextwithpunct/> <w:useasianbreakrules/> <w:dontgrowautofit/> </w:Compatibility> <w:browserlevel>MicrosoftInternetExplorer4</w:BrowserLevel> </w:WordDocument> </xml><![endif]--><!--[if gte mso 9]><xml> <w:latentstyles deflockedstate="false" latentstylecount="156"> </w:LatentStyles> </xml><![endif]--><style> <!-- /* Style Definitions */ p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal {mso-style-parent:""; margin:0cm; margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:12.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-fareast-font-family:"Times New Roman";} @page Section1 {size:612.0pt 792.0pt; margin:70.85pt 70.85pt 70.85pt 70.85pt; mso-header-margin:35.4pt; mso-footer-margin:35.4pt; mso-paper-source:0;} div.Section1 {page:Section1;} --> </style><!--[if gte mso 10]> <style> /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0; mso-tstyle-colband-size:0; mso-style-noshow:yes; mso-style-parent:""; mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt; mso-para-margin:0cm; mso-para-margin-bottom:.0001pt; mso-pagination:widow-orphan; font-size:10.0pt; font-family:"Times New Roman"; mso-ansi-language:#0400; mso-fareast-language:#0400; mso-bidi-language:#0400;} </style> <![endif]--><span style="font-size:78%;"><span style="font-family:verdana;">Mayonez için: “biz astro-yetimlerin yıldızlardan düştüğümüzden bu yana esenlikle özdeşleştirdiğimiz göz alıcılığı yansıtır” diyen hafifmeşrep şeyhim Tom Robbins, </span></span><span style="font-weight: bold;font-family:verdana;font-size:78%;" >Villa Meçhul</span><span style="font-size:78%;"><span style="font-family:verdana;"> ile yine ‘ta içine’ hitap ediyor. Özün Özüne. Kaynağa.</span><i style="font-family: verdana;"> (Şu radyo-metni-usulü tanıtım üslubundan da kurtulamadım gitti ayrıca..)<o:p></o:p></i></span> <p class="MsoNormal" style="font-family:verdana;"><span style="font-size:78%;"><i style=""><span style=""> </span></i>
<br /></span></p><p class="MsoNormal" style="font-family:verdana;"><span style="font-size:78%;">Boşluk ve sisle yüklü Fan Nan Nan’da buldukları eski bir Fransız villasına yerleşmeyi seçen üç MIA (savaşta kaybolduğu sanılan sonu belirsiz asker), Ukala Dümbeleği adlı B-52’nin hayırsız pilotları, villaya ulaşmak için bir ip cambazıyla beraber aşmanız gereken o ipi göze alabilenlere yine edepsiz sırlar fısıldıyor. İsa’nın evsiz, barış aktivisti bir Yahudiyken kimsenin onu damat olarak bile istemeyeceği gerçeğini, uyuşturucu satmanın ahlaksızlığına değinildiğinde ‘her şeyin kötüye kullanılabileceği bir dünyada’ yaşadığımızı, ve daha ne incileri, hiç çekinmeden söylüyorlar. Stubblefield ‘efendi’ buyuruyor: “Nihayetinde, belki de bir fıkra hayal etmeliyiz yalnızca; asla tamamıyla anlaşılamayacak kadar koyu ve garip bir aksanla sürekli yeniden anlatılan, uzun bir fıkra. Hayat, işte o fıkra, dostlarım. Ruh ise, kahkahayı bastığınız kısım.”</span></p> <p class="MsoNormal" style="font-family:verdana;"><span style="font-size:78%;"> </span></p> <p class="MsoNormal" style="font-family:verdana;"><span style="font-size:78%;"> </span><span style="font-size:78%;">Tabii bir de tüm öyküyü devindiren muhteşem arsız Tanuki. Ya da tanuki. Her neyse! “Ta Kendisi”. Hayvan Ecdadı. Sarhoşluk ve zevk alimi. Çevirdiği metafizik dolaplar sayesinde Miho’dan peydahladığı çocuğun soyuna, damağında bir kasımpatı tohumuyla yücelen mükemmel kız evlatlara bir Zen mirası kalıyor:</span></p> <p class="MsoNormal" style="font-family:verdana;"><span style="font-size:78%;"><i style=""><span style=""> </span>“Neyse Odur<o:p></o:p></i></span></p> <p class="MsoNormal" style="font-family:verdana;"><span style="font-size:78%;"><i style=""><span style=""> </span>Neysen Osundur<o:p></o:p></i></span></p> <p class="MsoNormal" style="font-family:verdana;"><span style="font-size:78%;"><i style=""><span style=""> </span>Hata Diye Bir Şey Yoktur”</i></span></p><p class="MsoNormal" style="font-family:verdana;"><span style="font-size:78%;">
<br /></span></p>
<br /><i style=""><o:p></o:p></i> Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-40019416810290016472009-10-18T14:13:00.001-07:002009-10-18T14:24:44.023-07:00düzgün blog aranıyor!nedir efendim? alt tarafı adamakıllı örgü paylaşımı yapan, motif anlatan, tüyo veren sevimli bir site aramaktayım. lakin bolca pırıltı animasyonlu, pembe ve reklamdan geçilmeyen abuk sitelerden öteye geçemedim. derya baykalcığım var tabi ama... daha samimi, daha sıcak olsun ister gönül. <a href="http://crazyknittinglady.wordpress.com">http://crazyknittinglady.wordpress.com</a> 'daki çılgın ablamız gibi.<br /><br />ya da ingilizce örgü örmeyi öğreneyim de wrap cast on ne demektir, purl stitch nedir bileyim değil mi?<br />öreceğim ulan yine de...Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-62691956453077820092009-10-07T15:33:00.000-07:002009-10-07T15:52:30.185-07:00blog meseleleriHola. Nilgün'e ve Atay'a bu avare bingopijamaya ayırdıkları zaman için teşekkürler. Nasıl, cool olmuş mu?<br /><br />Diyeceğim şu.<br /><br />Geçen zamanı dikkatle dinlemediğinde, bol bol derin nefes alıp etrafına bakmadığında; çok şey kaçırıyorsun.<br />Bunu söyleyen bir milyonuncu kişi olabilirim. Ama bir bildiği var bu klişelerin.<br /><br />11 yaşından beri büyük bir keyifle kullandığım bisikletim 'eldorado'ya yalnızca beş dakikalığına arkamı dönmüştüm. Pazar günleri Caddebostan'da yapmaman gereken bir şey bu. Değerli eşyana arkanı dönmek. Düşüncesizce. Bilinçsizce. Farkında bile olmadan.<br /><br />Farkında 'bile'. Sanki farkındalık mucizevi bir şey olmalıymış gibi!<br /><br />Düşün. Erteleme. Hayat kısa. Falan...<br /><br />Dünyamın en pırılıtlı bulutlarına ev sahipliği yapan şahsın misafiriyim bu gece, daha pırıltılı yazmalıydım belki. O benim iclalaydınvari zırvalarıma bile gülümser, olsun. Kadıköy'deki bir duvar yazısı geldi aklıma, "ahenkle küfret". Helal olsun. Yanındanahengieksiketmeyengillere. Periciğimi seviyorum velhasıl. Onunla geçirmediğim zamanlara üzülmek yerine, hayatımda olduğuna sevinerek ömrüme birkaç dakika daha ekledim bu gece. İyi gece. Cici gece. Oh.Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-24996650493815239942009-03-21T08:52:00.000-07:002009-03-21T09:05:09.827-07:00Roger Waters aslında İstanbul'a hiç gelmedi!<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcPrs1qRbwPmr3lG1V5fVgeF9dQdcJ1Fpj_u-0zjMravX8t6jaLM1MhXP-FK6GshDhdwmiwyPFI6lRhAGBkluLM2IQoXOYv4FVJdMQ8oklfTIuRPJz1ADsxvuJxUyWAxO3ZSG9PC5AojA/s1600-h/226032.jpg"><img style="margin: 0pt 10px 10px 0pt; float: left; cursor: pointer; width: 200px; height: 130px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcPrs1qRbwPmr3lG1V5fVgeF9dQdcJ1Fpj_u-0zjMravX8t6jaLM1MhXP-FK6GshDhdwmiwyPFI6lRhAGBkluLM2IQoXOYv4FVJdMQ8oklfTIuRPJz1ADsxvuJxUyWAxO3ZSG9PC5AojA/s200/226032.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5315672646861451762" border="0" /></a><span style="font-size:85%;"><span style="font-family:verdana;"><br /> Önce Roger Waters'ın konser için İstanbul'a geleceği haberini duyurmak için ciddi bir organizasyon oluşturuldu. Bütün olasılıkları hesaplayan bir enerji denetim kurulu tarafından elbette. Organizasyondaki psikianalistler ve spiritüelistler, insanların bu konserin gerçek olduğuna inanması için post-reklamcılarla beraber uzun bir zaman çalıştı. Ve insanlar inandı.<br /><br /> Konser günü akşamı orada toplanan yeterli enerjiye sahip olduğu kurul tarafından tespit edilerek ayine kabul edilen kitle, heyecanla konseri beklemeye başladı.<br /><br />Bu noktada kurulun bütün hesaplarını doğru çıkaran durum, onları bile şaşırtacak derecede kusursuz bir biçimde ortaya çıktıı: Roger Waters sahnede belirdi. Aslında Prag'da çayını içiyordu, bir ürpermeden başka hiçbir şey de hissetmemişti. "it must be the first post-concert started in istanbul" diye de dillendirmişti ürpertisini.<br /><br />Yeterli enerjiye sahip gülümseyen kitleye, somut biletleri olmadan bile orada bulunabilen insanlardan biriydim. Ben de gerçek sandım.<br /><br />Gerçek olamayacak kadar güzel olduğunu fark edince de, "olsa olsa bu müziğe gerçekten tapan insanların mucizevi kollektif düşüydü" herhalde dedim.<br /><br />Herkes gülümsüyordu.<br /></span></span>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-60782416026305907852009-03-14T13:56:00.000-07:002009-03-14T14:09:18.952-07:00Bütün genellemeler yanlıştır.<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcXuWwMi6awK2uAugJhLmikH2QWrADAqLdkU1aSpQ9iVTEmzVqcYm0N0CAv8XKdlgG2aW6dc7ka-f8HiHVXRgMGUgvNwoBBvJOoR20TLydqlvB2az91KcceX3YhNUSqj9DQ0UO7VBSLGY/s1600-h/velvet4.jpg"><img style="margin: 0pt 0pt 10px 10px; float: right; cursor: pointer; width: 200px; height: 168px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcXuWwMi6awK2uAugJhLmikH2QWrADAqLdkU1aSpQ9iVTEmzVqcYm0N0CAv8XKdlgG2aW6dc7ka-f8HiHVXRgMGUgvNwoBBvJOoR20TLydqlvB2az91KcceX3YhNUSqj9DQ0UO7VBSLGY/s200/velvet4.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5313153510530876290" border="0" /></a><br /><span style="font-size:85%;"><span style="font-family:verdana;">Adamlara bak ya. Cicili bicili sahneye çıkıp rock eylemeyi de biliyolar, paparazzilere kıç sallamayı da. EE?<br /><br />Dünyanın en klasik genellemesiyle başlayıp derdimi açık edeceğim sıkı dur.</span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">Sevgili ev arkadaşlarımla Velvet Goldmine denen şaheseri bir milyonuncu kez izlerken, İpek'in "abi biseksüelliği aşmış bunlar gay olmuş" demesi üzerine sakince hiddetlenip "ne demek lan biseksüellik aşılır mı, asıl gay olmayı aşmışlar" ile başlayan sıkıcı bi açıklama yaparken yakaladım kendimi. Sonra daha konuşmanın ortasında sıkılıp filme döndüm. Neyi tartışıyoruz ki? Öyle ya da böyle. Adamlar bir şekilde takılıyorlar işte, bize izlemekten fazlası düşmez. Ha ola ki "yönetmenin olası zihin dalgalanmalarını irdeleyelim ağbi" diyecek olursan eyvallah. İrdeleyelim. Saatlerce konuşalım üzerinde. Ama birden fazla kişinin yaptığı bir şey üzerinde sanki her biri aynı şeyi yapıyormuş gibi konuşmayalım. Pls.</span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">Bireye inanıyorum kısaca. En saygı duyduğum yaşam biçimi de "her şey olur" düsturuna dayananıdır galiba. (olmayadabilir...) Geçen İpek'e verdiğim örneği tekrarlayacak olursam, </span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">-abi geçen odama uçak girdi ya inanamıyorum hala sende kalsam olur mu bi iki gün?</span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">dediğinde biri,</span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">-hasssssiktir nası yani ya oha çüş olm nası uçak girdi ay ay...</span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">yerine,</span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">-tamam olur hacı ne demek kal istediğin kadar... da... uçak nası girdi?</span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">de diyebiliriz.</span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">Hemen hemen aynı şey.</span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">Şaşırabilme yetimizi kaybetmeden "olur verme" (o da olur deme) yetimizi de geliştirmeliyiz sanırsam ki.</span><br /><br /><span style="font-family:verdana;">Ya da değil öyle bilmiyorum tam...</span><br /></span>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-31962620097842689982009-03-12T19:16:00.000-07:002009-03-12T19:41:12.603-07:00Uyku Düzeni İçin Çözüm Önerileri<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDVqrhtgKImtgm5jaGdBd-FfncH4-8C00KtPmr2XC7PwlKkpZmL0qWHNZZVNrkSztdfRdo9aUdma6iEw0PiBRgPtO380cfzZjg-FJ3nrYgcZIcXzGYfkm-ynLI_b-8KKrpP7hBFbqOTQs/s1600-h/sleepy.jpg"><img style="margin: 0pt 0pt 10px 10px; float: right; cursor: pointer; width: 200px; height: 200px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDVqrhtgKImtgm5jaGdBd-FfncH4-8C00KtPmr2XC7PwlKkpZmL0qWHNZZVNrkSztdfRdo9aUdma6iEw0PiBRgPtO380cfzZjg-FJ3nrYgcZIcXzGYfkm-ynLI_b-8KKrpP7hBFbqOTQs/s200/sleepy.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5312496618316044018" border="0" /></a><br /><span style="font-size:85%;"><span style="font-family:verdana;">Dedim ya insanlığa faideli olacağım diye.. Hayatta tutamam kendimi şimdi.<br /><br />Aslında durum şu, her zaman, her durum için bir çözüm önerim vardır. "Abi çok fenayım, tanıdığım herkes öldü, evim yandı, n'apıcam şimdi ben off" diye dertlense bi arkadaşım, oracıkta yazıveririm bir şey onu iyi edecek. İşe yarar mı bilmem tabi. Ama genellikle "he ya doğru diyosun" derler... Eh madem öyle, kendi küçük günlük sıkıntılarıma bulduğum çözümleri de çoğunlukla uygulayamadığımı gayet belli etmişimdir. Ne mi? Bir işe yarasın maksat...<br /><br />Sorunumuz nedir efendim? Dünyanın en düzensiz uyku düzenine mi sahipsin? Hani şu hakkında pek çok şey bildiğin, o kadar çok şey bildiği</span></span><span style="font-size:85%;"><span style="font-family:verdana;">n</span></span><span style="font-size:85%;"><span style="font-family:verdana;"> ki artık bireysel çözümler bile uydurabildiğin ama aslında çok yıkıcı olan acayip sorun. Hah, kolayı var.<br /><br />1. Uyku güzeldir. Uyanıp uyanıp çalarsaati susturmak, el yüz yıkandıktan sonra sıcacık yatağın seni tahrikkar bakışlarla süzdüğünü görüp sinsice gülümseyerek üzerine atlayıvermek de güzeldir. Ama herkesin bildiği gibi, uyanıp akşam olduğunu görüp "ööööeehhh" efektiyle yatakta somurtmaya başlamak da berbattır. Kaçırılan şeyler, akşam yapılamayacak olan şeyler, kısacası o kadar uyumasaydın yapabileceğin şeyler birbiri ardına sıralanır sırf moralin daha çabuk bozulsun diye.<br /><br />Ama sabah, kalkman gereken saatten bir iki saat önce uyanıp evde miskin miskin takılmak da güzeldir. Belki de daha güzeldir. Dene bak. Apar topar uyanıp, otobüste falan uyanmaktan bin kat daha iyi.<br /><br />2.Ama bunu nasıl becereceksin? Erken yatarak... "öööeeh kolaydı" dediğini biliyorum. Kolay tabi. Döngüyü bir ucundan yakaladın mı gerisi geliyor. Unutma. Gündüz takılmak çoğu zaman gece takılmaktan daha iyi.<br /><br />3.Bunun için de, bi iki gece dayanıp uykusuz kalman gerekiyor. (Klasik yöntem.) En son göz kapakların isyana başladığında, güzelce temizlenip, cici pijamalarını giyip uyu bakalım. Ne kadar erken yatarsan o kadar erken kalkarsın. Bitki çayları, sakin müzikler ve lavanta kokusu gibi şeyleri de programına dahil etmeyi unutma tabi.<br /><br />4.Elimde bilimsel veri olmadan bunu daha fazla sürdüremeyeceğimi fark ettim bi an... Ama bu şekilde işe yarıyor, gerçekten. Ben denedim. Ama her zaman yapamıyorum tabi... Dünyanın en güzel tarçınlı kurabiyelerini yapıyor olmama rağmen bazen fırından çıkardığım şeylerin tahtaya dönüşmüş olduğunu görmemin normal olması gibi.<br /><br />Evren çeşitli değişkenler biçiminde etrafımı sarmışken nasıl başka türlü düşünebilirim ki?<br /><br />Hadi kal sağlıcakla...<br /></span></span>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-208561932246790899.post-90992363237327231952009-03-12T19:03:00.000-07:002009-03-12T19:15:53.511-07:00Uyku Düzeni<span style="font-size:85%;"><span style="font-family: verdana;">Geceleri insanların canı sıkılır. Modern çağa ayak uyduramamanızı sağlayacak bir uyku düzeniniz varsa, her yere geç kalıp günlerce gün yüzü görememek bir yana, saat başı saate baktıkça "öfff"ten başka bir şey çıkmaz ağzınızdan. Bi de sıklıkla sigara dumanı tabii...</span><br /><span style="font-family: verdana;">En azından benim için öyle! Ve ben bu gece, yeni bir kitaba başlamaya değil, günlerce beni bu koltuğa mıhlayacak yeni bir oyun bulmaya değil, 1950'lerden bir film indirip izlemeye değil, insanlığa faydalı olmaya karar verdim. Bildiklerimi paylaşmak, gevezelik etmek için yani... Bakalım, ne kadar ne olacak...</span></span>Duygu http://www.blogger.com/profile/00294348061249254368noreply@blogger.com0